Skip to main content

SANAT SANATÇI IÇINDIR & Sanatta Monism

Sanatın, bilimin ve felsefenin ortak soruları, temelde “insan” ın varlığı&varoluşu ve (evrenin) “gerçekliğinin” 

etrafında şekillenmektedir. 

Insan, bilimin de sorgulamanin da temelidir :

Düşünce ve Varlık olarak... Biçimi ile de sanatın konusudur.

(Ölçen de kendisidir, Ölçüsü de)


    Antik Yunan’da ilk kez sorulan “İnsanın (&evrenin) ney-den oluştuğu sorusu”, metafiziksel dahi olsa (madde veya töz ) bunu sorgulayanın ``düşünce``sini (bilincini) gerektirmektedir. 

Aslında Descartes’ın, “düşünen varlığın” kendisinin bilincinde olma şeklinde ön plana çıkardığı

- Cogito Ergo Sum - çok daha önceleri, (BC. 500`ler) Elea Okulu’nun kurucusu “Parmenides” tarafından ele alınmış : 

Düşünülen herşey var-a dahildir; olarak açıklanmıstı.


Sanatın “zaman içerisinde” değişir görünmesine rağmen, (toplumların ve kültürlerin ona yüklediği anlamlar ve değerler değiştiğinden) 

gerçek Sanat (kavramsal olarak) hiçbirzaman değişmiyor.

Tıpkı doğanın değişmezliği gibi, (her “yeni günü” sürekli kendinden üretir) sanat da kendinden sürekli ürettiği (sanatı oluşturan “yeni sanat eserleri” ile) hep varolacaktır :

sanatı oluşturan büyüklü küçüklü parçalar (tüm sanat eserleri) varolmaya, sanata eklemlenmeye devam ederken (Bir), 

ona katılmaya çalışan “Çok” ca da eser olacaktır. 


Sonucta sanat; değişmeden hep aynı kalacaktir, artıp eksilmeyecek, eskimeyecektir! 

Zihinde, kavram olarak sanatın karşılığı, insanlık varoldukça değişmeden kalacaktir.              (Degişmeden degişim! Parmenides)


Benzer şekilde Danto, sanatın özünün ebedi olduğunu söyleyerek T.S.Elliot’ın şu sözlerine yer verir: ``Varolan sanat eserleri, kendi aralarında, aralarına katılan `yeni` yapıtın değiştireceği ideal bir düzen oluştururlar. Mevcut düzen, yeni yapıt gelmeden önce de tam-dır.``




Sonsuz sanat ın, içerdiği anlamının “sonlu” (değişken) olması birgün “anlamın, Anlamsızlık ile eşdeğer” olacağı fikrini de düşündürür ki Hegel zaten bunu öngörmüştü...

Teknolojinin neredeyse yeni bir din (inanış) haline gelip, hayatlarımıza fazlaca nüfuzu ve şekillendirişi nihayetinde kavramları, (felsefe ve sanat kavramlarını da )``Sanal Dünya`` alanına çekti.Sanal olarak ürettiğimiz, içinde yaşadığımız bu yeni ` Dünya` da “Antik Sanat” bilgisayarlar ve programlar aracılığı ile reconstruct edildi. 

Sanattan yeni sanat üretildiği “sanıldı”, ama amaç sanat – yapmak – değil, bir nevi eğlence idi.

(Tıpkı tarihte Sanatın, kitleler tarafından öncelikle eğlendirici olduğu düşüncesindeki gibi)

Esasında bu, sanat üzerinden tüm kavramlarla oynayabilme lüksü idi, eğlencesi. Sanat zaten kitleler için gereksiz ve ``anlamsız`` değil miydi. Onlar için ya anlamsız olmalıydı ya da dijital!

``Anlamsızca`` ifade edilmeye çalışılan Sanat, anlam içermeyen ve anlaşılma kaygısız,

böylece “hiçciliğe ve hiç alanlara” çekilmiş oldu. Görünen o ki 21. yüzyıl insanı, nesnelerin

-dış görünüşlerini- ``sanal`` olarak bilgisayar ortamında yaratmış ( 3boyutlu ) 

bununla eğlenmekte, esas olan iç anlamları kaybetmiş, ``anlamsızlık`` ile tatmin görünmektedir.


Aristoteles halbuki tam tersini iddaa etmemiş miydi :

Sanatın amacı nesnelerin ``dış görünüşü değil, iç anlamlarını göstermektir.” (Metafizik kitabindan)


Kitlelerin ``anlamsızlığı``baştacı edişi ve bunu istiyor gibi görünmesine ragmen, hayatı ve yasamı “Hiç”e çevirmeye çalışmasına rağmen, demektir ki “karşı duruşun en çok gösterilmesi gerektiği zamanlardayız...

Nietzsche’nin Nihilizm in gelişi hakkında uyardığı, hiçciliğin “yükseldiği” o çağdayız! 


Hiç -liğe nasıl karşı durulur!?

Var -lık ile...


Sanatçı, ``kendi varlığının anlami icin`` için yapacaktir icrasini.

Madem bu yuzyılda herkes! Sanatçıdır! (sanal dünyada insan kendini ne ilan ediyorsa o sanıyor) üzerine düşen vazifeyi de yerine getirecek; 

sorumluluk alacak; en başta anlamlı bir hayat sürerek örnek olacak ve hatta anlam için savaşacaktır!


Eserini, kendi varlığı ile” eşleştirerek çağının ötesine taşımaya çalışacak.

(yani kitlelerin verdiği değer ya da değersizlikten, değişimden öteye!)


Ancak bu şekilde, sonsuz uykusundaki sanat kavramı ile eşleştirdiği eserini, (kendisini de) “aktarmış olur.”

Sonsuzdan payını alır...


Dijital yeni çağda kitlelere işte bu “Gercek Sanatcilar” ile dönecektir sanat.


Sanatın ve yaşamın yeniden “anlamlı” hale gelişi, içeriğinin doldurulmasi, gerçek sanatçılarla mümkün:


Sanat, sanatçı içindir.




Popular posts from this blog

Niçin bazıları kelimeleri yazabiliyor ! ?

   Suphesiz, anlayabildikleri icin. Sozcuklerin -ilk -ine gidebildikleri, zamansız yasadiklari icin. Insanlik bazen onların anlamlarini farklılaştırsa bile, onlar hep var! Anlamlar, gelişerek , degiserek sozcukte yasar ve onun ötesinde de bu sayede geçer. İskeleti olan sozcugun ruhudur anlam ve sinirsiz, sonsuzca hukum sürer. Bu yüzden anlamı anlayanlar, dogayi da anlamis olur. İkisi de sonsuzluğun gerçekten yasayan, hep yasayan örnekleri olarak gozumuzun onundedirler. Tipki tabiatin, her bir an-in guzelligini, farkina varana göstermesi gibi, anlam da kelimelere yeteri değere verene, uçsuz bucaksiz bir alan sunar. Burada genişlik , uzunluk ya da uzak/yakin kavramları barınamaz. Hersey kavram ustundedir ve bir kelime bile bir cümlede ebediyeti yasatir. Yazabilenlerin demirbasidir O, yasayisi! Tüm yasamlarin roman gibi akisi ya da bir film gibi yasanisi, an-larla dolu olusu da bundandır. Anlam cogu kişiye ulaşmaz ,...

Introduction the Book "Voluntariness of the Unchanging"

Unchange: Embracing Cyclical Time and Rediscovering our Humanity in a Digital Age A Deep Dive into Serkan KILIÇ's Profound Philosophies on Time, Art, and Technology Caught in the Spin Cycle In today's fast-paced society, it often feels like we're trapped in an endless cycle of deadlines, trends, and constant updates. From social media notifications to the latest technological advancements, it seems as though we’re always trying to play catch-up. But what if this relentless pace is merely an illusion? What if, beneath the surface, there exists a grander cycle, unchanging and perpetual? This is one of the mind-bending ideas explored in Serkan KILIÇ's eye-opening book,  Voluntariness of the Unchanging . The Illusion of Change In his book, KILIÇ suggests that what we perceive as change is simply a fragment of a much grander, unchanging cycle. He uses the example of the four seasons to illustrate his point. We often see them as distinct and separate, but KILIÇ posits that th...

SİNGULARİTY MANİFEST, SERKAN KILIÇ

The Interwoven Realms of Art and Quantum Mechanics: A Journey Through Serkan Kilic's Manifesto Header: Understanding 'Entangled and Singular' and Its Vision for a New Era of Artistic Expression In the latest episode of (Entangled) Singularity, we dove deep into the intersections of art and quantum mechanics as articulated in Serkan Kilic's compelling manifesto, "Entangled and Singular." What initially appears to be disparate fields—art and quantum mechanics—are presented as intricately linked within a grander, universal framework. Join us as we unpack these mind-bending ideas and consider their implications for the future of art and human creativity. The Concept of Monism: Everything is Connected "It's a bold claim." Kilic begins his manifesto with the concept of Monism, the philosophical idea that everything in the universe is interconnected. This ancient notion finds new life through quantum mechanics, according to Kilic. He posits that our rea...