Sanatın tarihe göre üstünlüğü “gerçekliği”dir.
Tarihte ispat geriye doğru gittikçe zorlaşmasına rağmen, sanat tam tersine tüm ihtişamı ile gerçek dünyayı temsil eder şekilde karşımızdadır.
Bu değişmeyen ve değişmeyecek sanat, tüm yeni sanatlar için baş köşede mihenk “taşıdır” aynı zamanda. Antik Yunan ve Rönesans’a ait eksilmeyen sanat, günümüzde dijital sanata da ilham vermekte;
“tartışmasız sanat olduğu kabul edilen” bu sanattan doğmakta sürekli:
-yeni sanat-.
Tıpkı geçmişte olduğu gibi...
Sanat 2000 li yıllarda her ne kadar sayısal da (dijital) olsa, bilgisayarlar ve programlar aracılığı ile geliştiriliyorsa da, temelinde insanın olmadığı, içinde insan olmayan bir sanattan hiçbirzaman bahsedilemeyecektir.
(makinanın ürettiğine “ilham” oluşu bakımından, insanın üretmiş olduğu sanat hep esastır.)
Van Gogh’un da vurguladığı gibi :“Sanat, doğaya eklenmiş insandır.”
Dolayısıyla, insanın -kendi tarihi- ile başlamış olan sanat, insanın kendi varoluşunun gereklerine ve kendi esas değerlerine dönüşü açısından önemli olup,
emniyet subabı işlevini daima sürdürecektir.
Gelecek 20 ile 50 yıl arasında sanatın daha da dijital olacağı gerçeğinden kaçmak yerine, sanatın bittiğinin ilanının tersine, güzel bir geri dönüş için avantaj olarak görülebilir:
Yapay Zeka…
Gelişen teknolojiyle evinden müze veya galeri gezebilen 21.yy. insanı, sipariş dahi verebildiği herhangi sanat eserini, ayrıca bir kod ile (sayısal veri) saklayabilmekte. (Birden çok sahipli eserlerde) Hem sanat eserinin sahipliği hem de online dünyada korunması bakımından bu ilerleme “sanat yatırımcılığı” konusu ve kriterlerini kökten değiştirmekte. Kripto güvenlik yazılımları, özellikle pahalı sanat eserlerinin sahipligini ( tıpkı bankadaki sayısal paranın korunması gibi) korumak için kullanılmaktadır. ( ve blockchain teknolojileri)
Küçülen dünya, çöp olacak cüzdanlar, tarihin en büyük dijital verisinde (big data) belki birkaç terabyte veri,
Sanat!
ve bir eserin sanat olup olmadığına “karar verecek” makina!
Şöyle ki,
insanlığın dijital ortamdaki tüm hareketleri (davranışları) birer veridir. Makinalar 0’dan birşey üretemez. Hep veri’ye, ilk veriye ihtiyaç duymuştur, insanlarla konuşmaya da 0 ve 1 lerle başlamıştı. (0 ve 1 =bilgisayar dili)
Biz aslında hep eski (kavramsal) sanatı, milyon yeni versiyonla “reconstruct” ettireceğiz demektir bu.
Yapay zeka sanatta bir çogaltıcı ve “karar alıcı” islevi gorecektir ki, altyapısı bu sekilde işler.
Ürettiği hiçbir materyal aslında “Sanat” olmasa da!
İnsanların çoğunlukla sipariş ettiği bir Rönesans resmini ele alalım. Eskiden beri çoğunluğun beğenisine hitap etmiş olan bu esere, yapay zeka kendi eklediği verilerle (bilgiyle), yani :
*sektordeki (sanat camiasındaki) tüm alıcı ve satıcıların dijital verileri (kullanıcı bilgileri, davranışları ve beğenileri),
*sanatla bağlantılanmış olan “tüm tarihsel online dijital veriler”
*ve hatta sokaktaki ilgisiz insanların bile beğenilerini ;
kendi üreteceği milyar “olasılıktaki”
milyar renk pikselleri ve
milyar farklılaştırma ve karşılaştırma tekniğiyle ortaya çıkardığı “olasılıkları” da ekleyerek
(ama temelde, ilk ve tüm insanlığın beğenisinı kazanmış olan esas Rönesans resminden) ancak yeni bir ürün&materyal ortaya çıkaracaktır.
İnsanın “beğenilerinin” zamanla ve toplumsal, kültürel değerlerle değiştiği gerçektir,
-yapay zekanın bu değişimi- etkileyeceği de!
ROBOTLAR (makinalar) SANAT YAPABILIR MI?
Fakat; insansız sanatın kabul edilemeyeceği, insanın “kendi ürettiği, taklit robotlarca yapılan üretimin”, sanat kabul edilemeyeceği de aşikardır. Bu ürünler her ne kadar simdiden “yapay sanat, makina sanatı” kategorisinde yer alsa da.
(ki insan bu farkı anlayamayacak!)
Platon’u anmamak imkansız:
Taklidin taklidinin taklidi!
Özetle en yüksek teknolojinin bile “sanatı değiştiremeyeceği”, ancak içerik ve anlamına müdahele edecebileceği aciktir.
Programlarla &Aplikasyonlarla Sanat Uretilebilir mi?
Sözünü ettiğimiz evinden müze veya galeri gezebilen 21.yy. insanının, sanata ulaşabilirliği ve en ucuz yollarla edinebilmesi, hatta ilgili birçok program ve uygulamayı cep telefonunda kullanmasıyla (sanatın çoğaltılabilirliğiyle), tekrar çogunluğa veya halka yayılmasının önünün açıldığına dikkat çekmek istiyorum:
Bir tuşa basma kolaylığında baskıya verilebilen en ünlü eserler kitlelerin hayatına kolayca
“sızmış” oldu, eserlerin “tanınırlıkları” binlerce kez arttı,
sanat yeniden gözde!
Müzeler gerek 3D showlar gerek dijital sergilerle insanları geri kazanmaya başladı.
Büyük şirketler bizzat kulanıcıların çektiği dijital fotoğraflardan dev afişlerler vb. hazırlayarak sanatsal reklamlar hazırlıyor ve sunuyorlar.
Ozel olarak “farkındalık” yaratılarak (eğitimle ve odaklı çalışmalarla) toplumun güzelden / estetikten daha çok ve ciddi bir şekilde faydalanması artık daha kolay sağlanabilir.
Antik Yunan kolonilerinde herkesin serbestçe ve iş sayılmaksızın atölyelerde üretebildiği (bir terapi gibi) sanat, şimdi tüm teknolojik cihazlarla, evlerde (ve her yerde) üretiliyor mu!?
(birçok kurs sanat terapisi adı altında etkinlikler düzenlemekte, sanatın iyileştirici gücü yeniden revaçta.)
“Bitmiş” tabir edilen sanatın, kitlelere en basit ve doğal yollardan yayılması, geri dönüşünün de önünü açmış oluyor belki de...
Yapay zeka ile toplam begeniye hitap etmiş ( toplam veri üzerinden algoritma ile değerlendirilmiş) coğunluğun beğenisiyle tekrar kalibre edilmiş (recalibre)
Sanatı yüceltecek Sanat!
Güzel’e ulaşabilirliğin toplum üzerindeki irade, cesaret ve güç artışı yönündeki etkisi gözardı edilemez.
Sanatın benzerlerinin üretiyor olması, kolayca edinilmesi, insanlık değerlerini yükseltecek ve dolayısıyla kültürü de artırıcı bir etki yaratacaktır.
(Gerekli altyapı desteği koşuluyla)